Sosyal psikolog Elaine Hatfield, tutkulu aşkı yoğun bir arzu hali olarak tanımlıyor. Tutkulu aşk, birine karşı duyulan yoğun duygular ve karşı konulamaz bir çekimdir. Genellikle ilişkinin başlangıcında ortaya çıkan bu hisler, sevdiğiniz kişiyi düşünmeden duramama ve onun yokluğunda fiziksel acı hissetmeye yol açar. Bu aşk türü, edebiyat, şarkı ve romanlara ilham kaynağı olur çünkü bireyin iç dünyasını kökten sarsar.
Tutkulu bir ilişki yaşarken fark edilebilecek bazı belirtiler bulunmaktadır. Mantıklı düşünme yeteneğiniz zayıflar, şüphelenmeden ani kararlar alabilirsiniz. Hayata bakış açınız değişir ve kendinizi daha umutlu, daha sabırlı ve güvenen biri olarak görebilirsiniz. Aynı zamanda, aşk uğruna her şeyi riske atmak, aileniz, kariyeriniz hatta sosyal hayatınızdan vazgeçmek olasıdır. Kendinizi savunmasız hisseder, tüm sırlarınızı paylaşır ve duygusal olarak tamamen açılırsınız. Cinsel yaşamınız yoğunlaşırken, dokunuşlar ve tensel temaslar eskisinden çok daha güçlü hale gelir. Ancak, kırmızı bayrakları görmezden gelmek ve sağlıksız ilişkilere göz yummak da bu süreçte mümkündür.
Her ne kadar tutkulu aşk hayatınızı renklendirse de, bu durumun uzun vadede sürdürülebilir olması için dikkat edilmesi gerekenler vardır. Bu aşkın sadece güçlü bir temel değil, aynı zamanda güven, saygı, sadakat ve duygusal yakınlık gerektirdiğini unutmamak gerekir. Aşkın yoğunluğu zamanla azalabilir; ancak doğru iletişim ve ortak çaba ile ilişkinin derinleşmesi mümkün olur. Aşkın şiddetli yaşanması, ilişkiyi kontrolsüz hale getirebilir. Sürekli mesajlaşmak ve kendi sınırlarınızı unutarak hareket etmek sağlıklı değildir. Bu nedenle, tutkulu aşkın yanı sıra denge ve sabır da ilişkiyi canlı tutar. Unutmayın, aşk sadece bir duygu değil, aynı zamanda her gün yeniden yapılması gereken bir seçimdir.